Çocuklarımıza paylaşmayı nasıl öğretebiliriz ?
Çocuklarımıza paylaşmayı nasıl öğretebiliriz ? Çocuklarımızdan paylaşmalarını ne zaman bekleyebiliriz ?
2-3 yaş döneminde “paylaşmak” pek çok çocuk için uzak bir kavramdır. Ebeveynler parka gittiklerinde ya da eve misafir geldiğinde çocuklarının oyuncaklarını paylaşmadığından şikâyet ederler. Bu dönemde görülen “bencil” davranışlar; içinde bulundukları gelişim döneminden kaynaklanan ben merkezli düşünce yapısının sonucudur. Çocuk kendini dünyanın merkezinde görür ve her şeyin onun olduğunu düşünür. “Paylaşmak” onun için güç ve kontrol kaybı demektir. 3 yaşından itibaren çocuklar yavaş yavaş “ben” demeyi bırakıpçevrelerindeki kişilerin de isteklerini ve duygularını daha iyi anlamlandırmaya başlarlar. Okul yaşantısıyla birlikte akranlarla geçirilen vakit de arttıkça; çocuğunuzun bu duruma eskisi kadar tepkili yaklaşmadığını görebilirsiniz.
Peki, çocuklarımızda kaygı ve öfke yaratmadanpaylaşmayı nasıl öğretebiliriz?
Onu bu konuda zorlamak, mecbur bırakmak, paylaşmadığında cezalandırmak; yalnızca süreci zorlaştırır ve çocuğunuzu bu fikirden soğutur. Paylaşacağı oyuncak/eşya konusunda seçenek sunmak ise onun bu fikre daha sıcak bakmasını sağlayabilir. “Bebeklerinden hangisini paylaşmak istersin? Sarı saçlıyı mı? Siyah saçlıyı mı?” gibi sorular kontrolü tamamen kaybetmediğini hissettirecektir. Herkesin olduğu gibi çocuğunuzun da çok değer verdiği ve önemsediği eşyaları olabilir. Bunları paylaşmak istememesi çok doğaldır. Bu duruma saygı göstermeniz önemlidir. Çocukların özellikle bu dönemlerde model alarak öğrendikleri unutulmamalıdır. Siz ne kadar paylaşımcı olursanız ve çocuğunuz bunu deneyimlerse o da paylaşmaya o kadar açık olacaktır. Tabii ki, okulda da öğretmenlerin desteği ve rehberliği çok önemlidir.
Bu noktalara yalnızca arkadaş ilişkilerinde değil kardeşlerle olan ilişkilerde de dikkat edilmelidir. Çocuğa sadece büyük ya da küçük olduğu için ikinci planda olduğunun, paylaşmak zorunda olduğununhissettirilmesi; hem kardeşe hem anne-babaya karşı öfke duymasına sebep olabilir. Her durumda çocuğunuzun da bir birey olduğunu unutmamalı, onun duygularına kulak vermelisiniz. Böylelikle bu sürecin herkes için sanılanın aksine keyifli bir hale geldiğini görebilirsiniz.